IntentChat Logo
Blog
← Back to Türkçe Blog
Language: Türkçe

10 Yıl İngilizce Öğrendiğim Halde Neden Hala "Dilsizim"?

2025-08-13

10 Yıl İngilizce Öğrendiğim Halde Neden Hala "Dilsizim"?

Sen de hiç böyle bir kafa karışıklığı yaşadın mı: Tonlarca kelime ezberledin, dil bilgisi kurallarını su gibi biliyorsun, ama ne zaman konuşmaya kalksan, zihnin bir anda bomboş kesiliyor?

Biz hep sanırız ki, dil öğrenmek ev inşa etmeye benzer; yeterince tuğla (kelime) ve plan (dil bilgisi) olduğu sürece, bir gün gökdelenler dikebiliriz. Ancak gerçek şu ki, birçok insan bir depo dolusu inşaat malzemesine sahip olduğu halde, sürekli boş bir arazide ne yapacağını bilemeden durup duruyor.

Sorun nerede peki?

Bugün seninle daha yerinde bir benzetme paylaşmak istiyorum: Dil öğrenmek, aslında daha çok yüzme öğrenmeye benzer.

Karada Asla Yüzme Öğrenemezsin

Şöyle hayal et: Yüzme öğrenmek istiyorsun. Yüzme teknikleriyle ilgili tüm kitapları satın aldın; serbest stilden kelebek stiline kadar her şeyi, suyun kaldırma kuvvetini, kol çekiş açısını, bacak vuruş sıklığını araştırdın... Hatta başkalarına kusursuz bir şekilde anlatabilecek durumdasın.

Peki sana sorsam: "Şimdi yüzmeyi biliyor musun?"

Cevap elbette ki "Hayır" olacaktır. Çünkü hiç suya girmedin.

Dil öğrenimi de aynen böyledir. Birçoğumuz "teoride dev, pratikte cüce"yiz. Hata yapmaktan, telaffuzumuzun standart olmamasından, yanlış kelime kullanmaktan, alaya alınmaktan korkarız. Bu korku, havuz kenarında durup boğulmaktan korkmaya benzer.

Ama gerçek şu ki: Suya girmezsen, asla yüzmeyi öğrenemezsin. Konuşmaya başlamazsan, asla konuşmayı öğrenemezsin.

"Başarılı" dil öğrenicileri bu gerçeği çoktan kavramışlardır. Onlar bizden daha zeki değiller, sadece yüzmenin sırrını bizden daha erken çözmüşlerdir.

Yüzme Uzmanlarının Üç "Altın Kuralı"

1. Önce Suya Atla, Sonra Duruşunu Düşün (Be a Willing Guesser)

Kimse ilk suya girdiğinde standart bir duruşla yüzemez. Herkes çırpınarak, mücadele ederek ve birkaç yudum su yutarak başlar.

Dil uzmanlarının ilk adımı "tahmin etmeye cesaret etmektir." Bir anlam ifade etmek istediklerinde, ancak tam kelimeyi bilmediklerinde, takılıp kalıp konuşmamayı tercih etmezler. Benzer telaffuzlu bir kelimeyi veya İngilizce mantığıyla bir kelimeyi "yaratmayı" denerler, hatta jest ve mimiklerini de kullanırlar.

Peki sonuç ne olur? Çoğu zaman, karşıdaki kişi şaşırtıcı bir şekilde anlar! Yanlış tahmin etsen bile, en fazla güler ve farklı bir şekilde tekrar söylersin. Bunda ne var ki bu kadar büyütülecek?

Unutma: Hata yapmak öğrenmenin önünde bir engel değil, öğrenmenin ta kendisidir. "Gelişigüzel" tahmin etmeye cesaret etmek, karadan suya atlamanın ilk adımıdır.

2. Yüzmek İstediğin "Karşı Kıyıyı" Bul (Find Your Drive to Communicate)

Neden yüzme öğrenmek istiyorsun? Eğlence için mi? Sağlık için mi? Yoksa acil durumlarda kendini kurtarabilmek için mi?

Aynı şekilde, neden yabancı dil öğrenmek istiyorsun?

Eğer hedefin sadece "sınavı geçmek" veya "bu kelime kitabını bitirmek" ise, havuzda amaçsızca sürüklenen biri gibi, kolayca yorgun ve sıkılmış hissedebilirsin.

Ama eğer hedeflerin şunlarsa:

  • Çok beğendiğin o yabancı blog yazarıyla engelsiz iletişim kurmak.
  • En sevdiğin takımın canlı röportajlarını anlamak.
  • Tek başına yabancı bir ülkeye seyahat edip yerel halkla arkadaş olmak.

Bu somut ve canlı hedefler, yüzmek istediğin "karşı kıyı"dır. Sana bitmek bilmeyen bir motivasyon verir, iletişim kurmaya, anlamaya ve kendini ifade etmeye istekli olmanı sağlar. Güçlü bir iletişim arzun olduğunda, sözde "engeller" ve "korkular" önemsiz kalacaktır.

3. Suyun Akışını Hisset, Kuralları Ezberleme (Attend to Form & Practice)

Gerçek yüzücüler, akıllarında "kolu 120 derece çekmeliyim" diye ezber yapmazlar; aksine suda direnci hisseder, duruşlarını ayarlarlar ve bedenlerini su akışıyla bütünleştirirler.

Dil öğrenimi de böyledir. "Bu zaman kipinden sonra fiilin geçmiş zaman ortacının gelmesi gerekir" diye ezberlemektense, kullanım sırasında hissetmek daha iyidir.

Başkalarıyla iletişim kurarken, bilinçaltında onların ifade biçimlerini taklit eder, kelime seçimlerine ve cümle yapılarına dikkat edersin. Bazı ifadelerin kulağa daha "yerel" ve daha "doğal" geldiğini fark edeceksin. Bu "Hissetme-Taklit Etme-Ayarlama" süreci, en verimli dil bilgisi öğrenimidir.

İşte bu, "dil hissiyatı" olarak adlandırılan şeydir; o, hiç yoktan ortaya çıkmaz, aksine tekrar tekrar "çırpınarak" ve "pratik yaparak" bedenin kendi kendine öğrendiği bir şeydir.

Güvenli Bir "Sığ Su Bölgesi" Bul ve Pratiğe Başla

Buraya kadar okuduğunda, "Ne demek istediğini anlıyorum, ama hala korkuyorum! Nerede pratik yapmalıyım?" diyebilirsin.

Bu, yüzmeye yeni başlayan birinin, suyun derin olmadığı ve cankurtaranın yanında olduğu, güvenle pratik yapabileceği güvenli bir "sığ su bölgesine" ihtiyaç duymasına benzer.

Geçmişte böyle bir dil "sığ su bölgesi" bulmak zordu. Ancak bugün teknoloji bize en iyi hediyeyi verdi.

Örneğin, Lingogram gibi bir araç, senin özel dil "sığ su bölgen" gibidir. Bu, yapay zeka çevirisi entegre edilmiş bir sohbet uygulamasıdır, böylece dünyanın dört bir yanındaki anadili konuşanlarla kolayca iletişim kurabilirsin. Ne söyleyeceğini bilemediğinde, yapay zeka tıpkı sabırlı bir eğitmenin kulağına fısıldaması gibi sana anında yardımcı olur. Hata yapmanın karşı tarafı sabırsızlandıracağından endişelenmene gerek yok, çünkü iletişim her zaman sorunsuz ilerler.

Burada cesurca "tahmin edebilir", dilediğince "çırpınabilir" ve özgüveninle dil hissiyatını güvenle geliştirebilirsin.


Artık karada durup suda rahatça yüzenleri kıskanmayı bırak.

Dil öğrenmenin sırrı, asla daha kalın bir dil bilgisi kitabı bulmak değil, zihniyetini değiştirmektir – bir "öğreniciden" bir "kullanıcıya" dönüşmektir.

Bugünden itibaren, seni endişelendiren o kuralları ve sınavları unut. Gitmek istediğin "karşı kıyıyı" bul ve sonra cesurca suya atla. "Yüzmenin" aslında o kadar da zor olmadığını ve sonsuz eğlenceli olduğunu şaşkınlıkla fark edeceksin.