İngilizce Randevu Ayarlamak Neden Bazen Tuhaf Hissettiriyor?
Hiç böyle bir deneyim yaşadınız mı? Bir arkadaşınızla veya iş arkadaşınızla İngilizce randevu ayarlamak istiyorsunuz; kelimeler doğru olsa da, ağzınızdan çıktığında hep bir tuhaflık hissediyorsunuz. Ya çok resmi oluyor, ya da çok laubali; ortam bir anda biraz garipleşiyor.
Aslında bu, İngilizcenizin kötü olduğu anlamına gelmiyor; aksine, iletişimdeki “giyinme kurallarını” henüz öğrenemediğiniz anlamına geliyor.
Şöyle düşünün: Randevu ayarlamak, farklı durumlar için uygun kıyafeti seçmek gibidir. Plajda mangal yaparken takım elbise giymezsiniz, resmi bir iş yemeğine de atlet ve şortla katılmazsınız.
Dil de böyledir. Kullandığınız kelimeler, sizin “sosyal giyim tarzınızdır”. Doğru seçerseniz, iletişim akıcı ve yerinde olur; yanlış seçerseniz, karşınızdakini rahatsız edebilir.
Bugün, "İngilizce gardırobunuzu" açalım ve biriyle buluşurken hangi "kıyafetleri" giymeniz gerektiğini inceleyelim.
'Gündelik Gardırobunuz': Arkadaşlarınızla ve Tanıdıklarınızla Böyle Konuşun
Arkadaşlarınızla veya ailenizle yemek yemek, film izlemek gibi buluşmalarda ortam rahattır, dolayısıyla kendinizi rahat hissedeceğiniz şekilde giyinmeniz gerekir. Bu durumda, kelime seçimleriniz de tişört ve kot pantolon gibi sade ve samimi olmalıdır.
1. Her Duruma Uyan Tişört: Are you free?
Bu, en yaygın ve doğrudan sorudur, tıpkı her şeyle uyumlu beyaz bir tişört gibi.
"Are you free this Friday night?" (Bu Cuma akşamı müsait misin?)
2. Kapüşonlu Sweatshirt: Is ... good for you?
Bu ifade oldukça samimidir ve tıpkı rahat bir kapüşonlu sweatshirt gibi, "seni düşünüyorum" sıcaklığını yansıtır.
"Is Tuesday morning good for you?" (Salı sabahı sana uygun mu?)
3. Dinamik Spor Ayakkabılar: Does ... work for you?
Buradaki work
, 'iş' anlamına gelmez; 'işe yarar, uygun olur' anlamındadır. Çok esnek ve hareketli bir ifadedir, tıpkı her kombinle uyumlu spor ayakkabılar gibi.
"Does 3 PM work for you?" (Öğleden sonra 3 sana uyar mı?)
Bu üç "gündelik kıyafet", günlük randevularınızın %90'ını karşılamanız için yeterlidir; hem doğal hem de samimidirler.
'İş Gardırobunuz': İş Ortamında Daha Düzgün Giyinin
Müşterilerinizle, patronunuzla veya herhangi bir resmi randevu ayarlarken "gündelik kıyafetler" yeterli olmaz. Profesyonelliğinizi ve saygınızı göstermek için daha düzgün "iş kıyafetleri" giymeniz gerekir.
1. Ütü Gerektirmeyen Gömlek: Are you available?
Available
, free
kelimesinin "iş dünyası yükseltilmiş versiyonudur". Daha resmi ve profesyoneldir, tıpkı bakımlı, ütü gerektirmeyen bir gömlek gibi iş ortamlarının vazgeçilmezidir.
"Are you available for a call tomorrow?" (Yarın telefon görüşmesi için müsait misiniz?)
2. Vücuda Oturan Takım Elbise: Is ... convenient for you?
Convenient
(uygun/elverişli), good
kelimesinden çok daha kibar ve naziktir; "sizin zamanınız önceliklidir" saygısını tam olarak ifade eder. Bu, tıpkı vücuda oturan bir takım elbise gibi, sizi hem profesyonel hem de düşünceli gösterir.
"Would 10 AM be convenient for you?" (Sabah 10 sizin için uygun olur mu?)
3. Zarif Kravat: Would ... suit you?
Buradaki suit
, 'uygun olmak' anlamına gelir ve work
kelimesinden daha kibardır. Tıpkı zarif bir kravat gibi, ifadenizin kalitesini anında artırır. Unutmayın, özne genellikle 'zaman'dır, 'kişi' değil.
"Would next Monday suit you?" (Gelecek Pazartesi size uyar mı?)
Gördüğünüz gibi, bir "kıyafet" değiştirmek, tüm konuşmanın atmosferini ve profesyonelliğini tamamen farklılaştırır.
Zarifçe Nasıl Cevap Verilir?
İster kabul edin ister reddedin, uygun "kıyafetleri" giyebilirsiniz.
-
Memnuniyetle Kabul Etmek:
- "Yes, that works for me." (Evet, bu bana uyar.)
- "Sure, I can make it." (Elbette, katilabilirim/gelebilirim.)
-
Kibarca Reddetmek veya Yeni Bir Öneri Sunmak:
- "I'm afraid I have another meeting then. How about 4 PM?" (Maalesef o saatte başka bir toplantım var. Peki, öğleden sonra 4 nasıl olur?)
Her Duruma Uyan Trençkot: Let me know
Neredeyse tüm durumlara, gündelikten iş ortamına kadar uyan bir "kıyafet" vardır: Let me know
(bana bildirin/haber verin).
Seçimi karşı tarafa bıraktığınızda, Let me know
kullanmak Tell me
ifadesinden çok daha yumuşak ve kibar duyulur.
"Let me know what time works best for you." (Sizin için en uygun zamanı bana bildirin/haber verin.)
Tıpkı klasik bir trençkot gibi, her şeyle uyumlu, düzgün ve asla yanlış anlaşılmaz.
Gerçek İletişim, Kelimelerden Fazlasıdır
Bu "giyinme kurallarını" öğrendiğinizde, İngilizce iletişiminiz anında daha kendinden emin ve doğal hale gelecektir. Ancak biliyoruz ki, asıl zorluk genellikle farklı kültürel geçmişlere sahip insanlarla etkileşim kurmaktır. Bazen, kelime seçimleriniz tamamen doğru olsa bile, ince kültürel farklılıklar yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
İşte bu noktada akıllı bir araç devreye girebilir. Örneğin, Intent gibi bir sohbet uygulaması, yerleşik yapay zeka çevirisi sadece kelime kelime çevirmekle kalmaz, aynı zamanda o ince kültürel ve bağlamsal boşlukları aşmanıza da yardımcı olur, böylece her konuşmanız eski bir arkadaşınızla sohbet ediyormuş gibi rahat ve doğal hissettirir.
Bir dahaki sefere İngilizce randevu ayarlamanız gerektiğinde, artık sadece kuru kuru "Müsait misin?" diye çevirmekle kalmayın.
Şunu düşünün: Bu konuşmada hangi "kıyafetleri" giymelisiniz?
Rahat bir tişört mü, yoksa düzgün bir gömlek mi?
Doğru seçerseniz, iletişimin sanatını da kavramış olursunuz.